15 Ekim 2010 Cuma

Metallica Sells, But Whos Buying?

Kendime iyi müzik dinleyicisi demeyi geçtim, etrafımdakiler tarafından bu seviyede görülmeme dayanarak konuşuyorum.

Metallica sux yani! Yıllardan 1982, Metallica solo gitarist olarak Dave Mustaine'i kadrosuna dahil etmiş, bir yıl sonra yayınlanacak olan Kill'Em All albümü için kayda girmişti. Dave Mustaine kendine verilen görevi, hakkını vererek yerine getirmişti fakaaaat şöyle bir sorun vardı ki; Genç Dave'in eğlence anlayışı Metallica grubunun kadrosuna aykırıydı.

Cıvıklıklar, partiler -aşırı alkol problemleri- vesaire. Dave'in dayanılmaz bu gidişini engelleyemedikleri için albüm çıkmadan önce gruptan çıkardılar ve Exodustan sweep atamayan, gitarının klavyesinde yapabileceği şeylerin sınırlı olduğu, kapasitesi düşük, beste anlamında sıçmış Kirk'ü gruba dahil ettiler. Kirk geldikten sonra Kill'Em All yayınlandı. Ama nasıl?

Üşengeç Metallica, yeni bir kayda gerek duymamış, Dave'in kusursuz çaldığı o soloları -ayrıca kirk'in zorlandığı- piyasaya o haliyle sürmüştü. Dave bu olayın ardından ipleri eline alıp Megadeth gibi bir thrash fenomenini ortaya çıkardı.

Sonuç olarak; Metallica Sells, But Whos Buying?
Megadeth dururken, hele ki Dave kaza geçirip sol elini sakatlayıp tekrar gitar çalmayı öğrenip, daha iyi besteler yapabiliyorken, Metallica dinlemenin manası olmadığını düşünüyorum. Riffleri dandik, kendi türünde yol alamayıp yolunu kaybetmiş, hırsız bir grubu dinlemektense, müziği severek ve hakkını vererek yapan Megadeth'i dinlemeyi tercih ederim diyorum!

Tokio Motel albüm çıkarırsa


1.Tokio Hotel - Lovers gays(intro)
2.Tokio Hotel - Bill Suck My Balls
3.Tokio Hotel - Fetish On The Table
4.Tokio Hotel - Pink Dildo
5.Tokio Hotel - Johhny Have a Big Dick !
6.Tokio Hotel - Wüü :(
7.Tokio Hotel - Little Emrah
8.Tokio Hotel - I have sexy hairs , but im a gay !
9.Tokio Hotel - Suck Tom Suck
10.Tokio Hotel - Gustav Sell My Hotel
11.Tokio Hotel - GEORGarian Emo Lesbian Girls

17 Şubat 2010 Çarşamba

Bir seri katilin ilk cinayeti

Soğuk havayı ciğerlerine çektikten sonra, duvara yasladığı ucu sivri değneği eline almıştı. Kurbanı aşağıda saklanıyor ve katilin hamlesini bekliyordu. Katil düşündü, çok zeki değildi fakat babasından yapabileceği tek şeyi öğrenmişti, ileri doğru hamle.
Elindeki değneği bedenin bir parçasıymış gibi kullanacaktı, eğildi. Ayakkabılığın altında duran masum canlıya bakıyordu. Gözleri hafif karanlıkta kırmızı kırmızı parlıyordu. Geri doğru bir adım atıp değneği kurbanının bulunduğu yere soktu. Yumuşak bir yere saplandığını anladığında ise yavaşça asıldı elindeki silahı.
Değneği sallarken ucundaki çaresiz fareye acımasızca baktı çocuk. Babasından öğrendiği kadarıyla bu canlılar evlerindeki yiyeceklere zarar verip, etrafı pisletiyorlardı; Yok edilmeleri şarttı. Daha bir saat öncesine kadar türlü çizgi filmler izlemişti ve kendini kahraman olarak görüyordu. Farenin leşini çöpün kenarına dayayarak çöpe indirdi. Kanlı değneği kahramanlığının kanıtı olarak aldığı duvarın dibine yaslarken göğsü kabarmıştı. Seneler boyunca gördüğü farelere işkence edecek olan katil doğmuştu.

Evet o katil benim. Ve evet ben iğrencim xD

14 Şubat 2010 Pazar

O taşlar yok mu!..


Çok çok eskilere dayanır bu merakım. Bi gün yürüyorum eve doğru, tren yolunun ordan geçeyim dedim. Geçtim geçmesine, zaten kıldım o patikamsı yola, iyice kıl oldum o gün. Bir sürü taş bir sürü. LAN! dedim kendi kendime. Bu taşlar neden burada? Amaç ne?

O gün bugündür düşünüyorum. Hala bulduğum cevaplardan tatmin olmadım. Düşündüm. Geceler boyu düşündüm. Sonunda tek bir mantıklı yanıta ulaştım; Sürtünme!
Tren kazalarında trenin çok kaymasını engellemek için o taşlar oradalar dedim. Ama hala kıllanıyorum bi nebze. O taşlar neden orada, resmi ağızdan duymak istiyorum. Hala TCDD'ye kılım, hala o patikadan nefret ediyorum. Her geçişimde kuğu misali demirlerin üzerinde süzülmekten nefret ediyorum. Ya siz?